Estonya, Sovyetler Birliği’nden ayrıldığında nüfusunun yarısından azının telefon hattı vardı ve dış dünyaya tek bağlantıları dış işleri bakanının bahçesindeki bir telefon idi. Aradan geçen 20 yıl içerisinde Estonya teknolojide bir dünya lideri haline geldi. Estonyalılar, hepimizin kullandığı Skype’ı buldular. Estonya, 2007 senesinde genel seçimlerde online oy kullanma özelliğini kullanan ilk ülke oldu. Genişbant hızının dünyanın en hızlılarından biri olması ve kişi başına en fazla start-up sahibi olunan ülke olması ise apayrı bir konu. 1.3 milyonluk nüfus, otopark ücretlerini cep telefonlarından ödeyebiliyor ve sağlık bilgilerini dijital olarak sistemlerde bulundurabiliyorlar. Estonyalıların %95’inin yaptığı gibi vergi beyanlarını online olarak yapmak yalnızca 5 dakika alıyor. En küçük Baltık ülkelerinden biri ne oldu da teknolojik olarak bu kadar gelişti?

Bu gelişimin temelleri, 1992 yılında dönemin Estonya başbakanı Mart Laar’ın durağan ekonomiyi hareketlendirmesine dayanır. 2 yıl içerisinde hükümet Estonya’ya sabit gelir vergisini, serbest ticareti, özelleştirmeyi getirdi ve sağlam bir para sağladı. Yeni işletmeler kolaylıkla kayıt yaptırabilmeye başladı. Gelişime açık altyapılar politikacıların bu konuda temiz bir sayfa açmasını sağladı. Finlandiya telefon bağlantılarını geliştirmeye karar verdiğinde 1970 yılında dönemin analog telefonunu paylaşmayı teklif etti. Estonya bu teklifi reddetti ve kendi dijital sistemini oluşturdu.

Okullardaki sınıfların bilgisayarlandırılmasına dair ülke çapında yeni bir proje sunuldu ve 1998 senesine geldiğimizde tüm okullar artık online idi. 2000 yılında hükümet internetin insani bir hak olduğunu ilan ettiğinde ise web kullanımı iyice popülerleşti. Ortak kullanım alanlarına Wi-Fi hizmetleri sağlandı. Uzun kuyruklar, mühürler ve kağıtlar yerini e-devlet sistemine bıraktı. Bu durumu özel sektör de takip etti. Skype 2005 senesinde 2.6 milyar dolara eBay’e satıldı ve bu da Estonya’da yeni bir yatırımcı sınıfı oluşmasını sağladı. Bu sayede parasını iyi kullanan bu yatırımcılar onlarca milyon dolarlık kazançlar sağlayabildiler ve bu paraları iyi şekilde kullandılar. Örneğin bugün, bir iş ve ticaret birliği olan Tehnopol, 150’den fazla teknoloji şirketine ev sahipliği yapmaktadır. Ülkenin küçük yüzölçümü ve nüfusu göz alındığında tüm bu start-upların küreselleşmeleri kaçınılmazdı.

Peki diğer ülkeler bu tür seviyelere gelmek için ne yapmalılar? Uzmanlar özetle Estonya’nın yaptıklarını yapmalarını tavsiye ediyorlar. Ancak, klasik belgelerle yapılan vergi işlemlerini yalnızca bilgisayar ortamına geçirmek yeterli bir fikir değil. Bu tür formların önceden hazırlanmış hallerinin bulunması lazım ki kullanıcılar yalnızca gerekli hesaplamaları yapıp bu formları kolaylıkla ve kısa sürede doldurabilsinler. Eğitim de aynı seviyede önemlidir. Örneğin; geçtiğimiz yıl, ProgeTiiger isimli bir programın 5 yaşındaki çocuklara kodlamanın temellerini öğreteceği açıklandı.

Skype’ın ilk çalışanlarından ve TransferWise’ın kurucularından Taavet Hinrikus şunları söylüyor: “80’lerde tüm gençler rock yıldızı olmak istiyordu; şimilerde ise bir girişimci olmak istiyorlar.”